Hindistan’ın güneyinde geçim sıkıntısı içinde yaşayan Ramanujan diploması olmadığı için iş bulmakta güçlük çeker, elinde teoremlerinin bulunduğu defterle kapı kapı dolaşıp zor da olsa bir iş bulur ve teoremleri üzerinde çalışmalarına devam eder. Ramanujan’ın matematiğe bakış açısını eşiyle aralarında geçen bir konuşmadan anlayabiliriz. Eşinin teoremler için;
"Ben de anlamak istiyorum. Göremediğim renkler olarak kalmasını istemiyorum."
demesi üzerine Ramanujan matematiği anlamanın elimizdeki bir avuç kumun her tanesini yakından görebilmeye benzetir.
"Her şeyde bir motif var. Işığın renklerinde, su üzerindeki yansımalarda... Matematik ilminde bu motifler en ihtişamlı şekillerde tecelli ediyorlar."
diyerek sözlerine devam eder. Ramanujan’ın bu benzetmesini doğadaki altın oran örnekleriyle destekleyebiliriz; deniz kabuğu, kozalak, girdap, ayçiçeği, örümcek ağı... Etrafımızdaki neredeyse her ögede bir motif, o motifin ardında ise matematik vardır. Görebilmek içinse tek ihtiyacımız olan matematiğin dilini anlayabilmektir.